Merhaba. İmagine Dragons yeni bir albüm çıkardı. Onlar en sevdiğim gruplardan biri. Bu yüzden bu albüm için değişik bir yazı hazırlamaya karara verdim. Albümü dinleyip şarklar hakkında tek tek fikirlerimi yazmaya karar verdim. Hem bu ara eskisi kadar müzik dinleyemiyordum belki bu vesileyle müzik dinleme işine de geri dönerim.
İlk sırada Sharks var. Aslında Bones ile de başlayabilirdim ama Bones daha önce single olarak çıktığı için onu bu yazıya almayacağım. Nedense önce single olarak çıkan şarkılar albümün içerisindeymiş gibi gelmiyor. Neyse Sharks'a dönelim. Albüm çıktıktan sonra bir kere dinledim sadece. O da klibini gördüğüm zamandı. Aslında albümden şu ana kadar dinlediğim tek şarkı. Şimdi de biraz dinleyip fikirlerimi beyan edeceğim. Siz de isterseniz aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Tamam şarkıyı dinledim ve şu anda ne düşüneceğimi bilmiyorum. Genel olarak teması hoşuma gitti ritmi falan da güzeldi. Sanırım şu anda dinlediğim şarkıların bulunduğu çalma listesine ekleyeceğim. Ama etrafı köpekbalığına benzetmek biraz ağır kaçmıyor mu diye düşünmedim değil. Dürüst olmak gerekirse şarkı bunu yumuşatmak için elinden geleni yapmış ama buna rağmen (belki de bu yüzden) bu biraz ağır bir tabir gibi olmuş.
Sıradaki şarkı Symphony. Aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Pekala. Şarkıyı bitirmedim bile ama şimdiden bile söyleyebilirim ki şarkıya bayıldım. Bu şarkı biraz şu anki ruh halimle uyumlu olduğu için biraz da ritmi hoşuma gittiği için BA-YIL-DIM. Kalanını da dinleyeyim iltifatlara geri dönerim.
Kendimi tekrar ediyorum gibi olacak ama ritmine bayıldım. Çok rahat bir ritmi var. Yani demek istediğim sanki şarkı senden bir şey beklemiyor, rahatça kendini ortaya koyuyor ve sen de onu rahatça dinliyorsun. Belki ritim tutuyorsun, belki eşlik ediyorsun ama önemli değil. Eğlen yeter.
Sırada I don't like myself var. Açık söyleyeyim isminden dolayı hafif bir önyargım var. Tamam hayat her zaman mükemmel değil, her zaman iyi modda olmuyor insan belki ama bir şarkının da bana kötü modumu hatırlatmasını istemem açıkçası. Böyle konuları güzel işleyen şarkılar da var ( Icon for Hire - Under the Knife gibi) ya da bence o kadar da iyi işlemeyen şarkılar da var. ( Olivia Rodrigo bilemiyorum Sour'daki pek çok şarkı bu tarz konuları işliyor ve bence bunu o kadar da iyi yapmıyor - Brutal hariç o gerçekten iyi) Neyse şarkıya geçelim.
Başta söyleyim şarkı hakkında gereksiz bir önyargım varmış. Şarkıyı gerçekten sevdim ve sözleri olarak da kötü hali beslemesinden ziyade dürüst ve çok az da canlı bir müziği var ve bu da şarkıyı güzel yapan şeylerden biri.
Sıradaki şarkı Blur. Onu da aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Bu arada blur bulanıklık, donukluk gibi bir anlama geliyormuş. Neyse şarkının sözleri ve bahsettiği şey çok anlamlı ve çok güzel. Bazen gerçekten de koşuşturmacadan ne yaptığımızı neye sahip olduğumuzu unutuyoruz. Müziği konusunda emin değilim. Fena değil ama çok da bayılmadım açıkçası.
Sıradaki şarkı Higher Ground. Onu da aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Müziğine bayıldım. Gerçekten ilk notada beni ikna etti.Sözleri ise bilmiyorum. Aşırı bir şey yok belki ama bana geçen bir şeyler var. Bir şekilde beni ikna etti. Daha ne söylenilirim inanın bilmiyorum.
Sıradaki şarkı Crushed.
Bu şarkı hakkındaki düşüncelerime gelirsek şarkı bir surumdan ziyade bir hikaye anlatıyormuş gibi ve bu da şarkıda hoşuma giden ve takdir ettiğim bir şey. Ritmi de güzel ama tam olarak şarkının anlattığı şeyi anladığımı sanmıyorum.
Sanırım albümün bir teması var bu da bilmiyorum çok da iyi olmayan durumlar olabilir ama daha albümün yarısındayım bu yüzden bundan emin değilim.
Neyse sıradaki şarkı Take It Easy.
Bu şarkı da genel temaya uyumlu. Akustik bir havası var ve bu çok güzel.
Sıradaki şarkı Waves.
Çok rahat bir havası var ve ilk notada kendini gösteriyor. Sözleri de güzel umutsuzdan ziyade biraz moral biraz da cesaret vermek istiyormuş gibi bir havası var.
Sıradaki şarkı I’m happy.
Yine aynı tema, amacından emin değilim ama şarkıların özellikle bu şarkının etkisini inkar edemem. Doğru şekilde mi emin değilim sadece.
Sırada Peace of Mind var.
Şarkının huzurlu bir havası var. Albümdeki çoğu şarkıdan olumlu bir havası olmasına rağmen sözlerinin depresif bir havası var.
Sırada Sirens var
İsmi yüzünden şarkının konusunu çok merak ediyordum. Bu şarkıda Siren ismi bazı sanatçıların iblisleri kötü durum ve olaylar için metafor olarak kullandığı gibi metafor olarak kullanılmış. Şarkı fena değil ama bu isimdeki bir şarkı daha iyi işelenebilirdi.
Sıradaki şarkı Tied.
Bu da sakin bir şarkı olmasına rağmen biraz hüzünlü de bir havası var. Albümün genel temasından biraz uzaklaşmışlar ki bu iyi bir şey. Müziği ise çok hoş.
Şıradaki şarkı Younger.
Bu şarkı diğerlerinden daha olumlu ve umutlu bir havada. müziği de daha neşeli. Diğer şarkılardan sonra insanın içini açıyor.
Sıradaki şarkı I wish
Bu şarkının daha sanatsal, daha müzikalvari ve daha gerçekçi bir havsı var. Daha gerçekçi hissettirdiği için mi bilmiyorum ama çok güzel.
Sıradaki şarkı Continual (feat Cory Henry).
Bu şarkı albümdeki tek düet şarkı. Daha elektronik bir havası var. Filmlerin sonunda bütün aile toplandığı zaman çalınan şarkılara benziyor. bu şarkının da huzurlu bir havası var.
Sıradaki şarkı They don't know you like I do.
Bu şarkı da albümün genel umutsuzluk havasını taşısa da güzel şeyler yapmaya da çalışıyor ve diğer şarkılardan bu yönü ile ayrılıyor.
Evet hepsi bu kadar. En azından bu albüm hakkındaki görüşlerim burada bitiyor. Siz neler düşünüyorsunuz?
Evet bugün yeni bir inceleme ile karşınızdayım. Açıkçası aklımda hiç böyle bir yazı yoktu ama bölümü izleyince inceleme yazısı yazmaya karar verdim. Çünkü çok fazla sorum var. Bu bölümde cevaptan fazla soru gördük ve en azından bazı soruların cevapları hakkında tahmin yürütebiliriz. (Bu yazı Emotions bölümü ile ilgili spoiler içerir.) Neyse baştan başlayalım. Öncelikle bölümler kronolojik sırasında yayınlanmadığı için birkaç şeyi açıklığa kavuşturmamız gerekiyor. Geçen sezonlarda bu ciddi bir sorun değildi ama bu sezon özellikle Marinette ve Adrien'ın ilişkisi bölüm bölüm geliştiği için bu sorun olabiliyor. Her neyse ilk baştaki sahnelerden anladığımız kadarıyla bu ikisi aralarındaki sorunları çözüp insan gibi konuşmuşa benziyor. Hatta dondurmacı Andre de bu durumdan en az bizim kadar mutlu. Ama bu ikisi tam oturup dondurma yiyecekken acil bir durum çıkıyor ve Adrien'ın gitmesi gerekiyor. Adrien'ın biraz tuhaf davrandığını düşünen Marinette, Alya ve Nino'yla bu ...
Sizi bilmem ama benim Emotions bölümünü izledikten sonra kafamda çok fazla soru işareti oluştu. Yani NEDEN? En büyük sorum bu. Neden Felix sadece Uğur Böceği'ne Monarch'ın kim olduğunu söylemedi ki? Neden bütün mucizeleri tavus kuşu için verdi ki? Yani bu hiç mantıklı değil. Aslında bu sorular 4. sezonun sonundan beri kafamda ama 5. sezonda daha bariz hale geliyor. Ve tabi ki gözümüze sokulan şu yüzüklerin olayı ne? Hadi diyelim ki Adrian his canavarı ve bu yüzükler onu kontrol ediyor, Felix'i nasıl kontrol ediyor? Madem Felix orada sadece rol yapıyordu bunun amacı ne? Uğur Böceği'nin ona mucize vereceğini bilemezdi ki? İkisi de his canavarı ve ikisini de kontrol ediyor desek iki yüzüğün de Adrian'ı kontrol ettiğini gördük. Ne tür bir tüy bu? Hem madem gerçekten öyle bir şey var neden bu yüzükler her kullanıldığında gözümüze sokuluyor? Böyle bir durumda buna gerek olmaması gerekmez mi? Ayrıca Mucizevi Tasarım Kızı ...
Netflix'in dizilerinden biri olan The Sandman kısa bir süre önce yeni bir bölüm yayınladı. Ben de bu vesileyle hem dizi hakkında genel yorumlarımı paylaşacağım hem de son yayınlanan bölümü inceleyeceğim. Baştan söyleyeyim ben çizgi romanını okumadım. Ve başlangıçta bildiğim şeyler de sınırlıydı. Diziyi izledikten sonra internette çizgi romandan sahneler gördüm ve gerçekten aynısıydı. Ama öte yandan bu yönden herhangi bir şey söyleyemem. Diziyle ilgili genel görüşlerime gelirsek dizi gerçekten harika. Havası, kamera açıları, oyunculuk hepsi diziyi izlemeyi gerçekten bir keyif haline getiriyor. Özellikle de Dream’i oynayan Tom Sturridge’in oyunculuk başarısı diziyi ayrı bir seviyeye çıkarıyor. Evet geldi son bölüm olan Bin Kedinin Rüyası/Kalliope‘ye. Bu bölüm aslında iki farklı hikaye anlatıyor. İlk eleştirim de bu yönde. Keşke bu iki hikaye iki farklı bölüm olsaydı. Sanırım, Bin Kedinin Rüyası daha kısa olduğu için böyle olmuş ama yine de iki farklı bölüm olsa da...
Yorumlar
Yorum Gönder